21 Ocak 2010 Perşembe

voyage au pays des merveilles!!!

soğuk bir kış günü haydarpaşa garından banliyö trenine binilip yollara düşülür.istikamet benim aylardır gitmek için çıldırdığım oyuncak müzesi.


istanbul'da bir zurafa hikayesidir bu muze....padişaha hediye olarak gülhane parkı'na gelen hayvanların arasında, zürafadır en çok dikkati çekmiş olan.halk daha önceden ne bilsin, böyle upuzun, böyle kocaman bir hayvanın olduğunu. her gören şaşırmış, kalmış....

girişte 3 tane zürafa karşılıyor sizi. daha sokağın girişinden görüyorsunuz.. zürafalar aynı zamanda sokak lambası görevi görüyor. bende kendi kendime dedimki bende böle bişi yapsam fillisini yapardım kesinlikle çok güzel olmazmıydı:)

cin ali serisyle kendi çocukluğuma gittim beni çok mutlu etti:)




en sevdiğim oyuncaklardan biri bu oldu gelecekte odama bende böle paraşütlü balonlu havada asılı bi lamba yada aksesuar istiyorum kesinlikle çok güzel bişi.


içerisi bir masal diyarından farksız minicik ufacık milyonlarca oyuncak var sanki.her oda farklı bi konseptte düzenlenmiş farklı temaları var. müze açıldıktan sonra oyuncak bağışlamak isteyenlerin sayısı inanılmaz artmış ama yer olmadığı için alıp koyamıyorlarmış.

müzede 1900 senesinden kalma hatta çok daha eskiler var inanılmaz bişi çok etkilendim ve o anda dünyada neler oluyordu diye düşündüm bi yanda savaşlar olurken bir yanda kültür sanat olayları devam ederken insanların farklı yerlerde yaşadıkları tuhaf hayatlar; herkesin dünyanın merkezinde aslında kendisinin olduğu.


bu makinenin bozuk oluşuna çok üzüldük. içine bozuk para atıyorsun o kolu çeviriyosun ardından sana kendi yaptığın oyuncak müzesi parasını veriyo:(ama ne yazıkkı olamadı. artık başka bi geziye kısmet istanbulda daha keşfedilecek onlarca yer var sanırım özellikle bu yılın 2010 kültür başkenti olması dolayısıyla aktivite açısından güzel bi yıl olarak geçiceğe benziyor.:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder