25 Ağustos 2020 Salı

koca yazı yedik.

 Resmen yazın bitmesine sayılı günler kaldı. Günler işten eve gelip sıcaktan koltukta mayışmakla geçiyor. Ağustos ayı benim için biraz sıkıntılı geçti. Bahardan ümitliyim.


Bu yaz sıcağında Türkçe'nin ilk kadın romancısı Fatma Aliye'nin  zor koşullarda öğretmen olmaya çalışan Refet'in hikayesini anlattığı kitabı okumak ne kadar doğru bir karardı bilemiyorum.
Uzun bir aradan sonra İzmir'e gidip bir hafta yan gelip yattım.
Annemin bahçe aşkı
Yollara alışan pofuduğum 
Üşenmesek de evden daha sık Moda'ya kadar yürüsek. Sandalyeleri atıp denizi, gökyüzünü seyretsek.

Mayıs ayında süresi biten pasaport ve kimliğimi değiştirmek için nihayet geçen hafta Bulgaristan'a gittim. Hayaller Nisan ayında bir hafta Bulgaristan turu ve sakince pasaport değiştirmek; hayatlar korona zamanı iki günde işleri halledip ülkeye dönmek oldu.  Her zamanki gibi yine çok şanslıydım. Yurt dışına çıkmak için yapılan PCR testi bir gün önce 110 TL iken bizim yaptırdığımız gün 250 TL'ye çıktı. Testi yaptırmak için Göztepe Eğitim ve Araştırma Hastanesine gittik. Yabancı isimle para yatırdığımız için bankamatikten değil, Halk Bankası veznesine para yatırdık. Hastanede korona belirtisi olan hastalarla aynı kuyruğa girip başvuru yapabildik. Tam anlamıyla rezaletti. Plansızlık had safhada. En son burna ve boğaza o test çubuklarının sokulmasından önce manasız formlar dolduruluyor. Yanında kalem olmayan benim gibiler aylarca marketten aldıklarını yıkamamışcasına korona belirtisi olanlarla aynı kalemlere dokunmak zorunda kalıyor. Bu PCR testleriyle ilgili her hafta yeni bir uygulama geliyor. İnternette gördüğüm kadarıyla bazı hastanelerde kuyruklar ayrıymış ancak yakın diye gittiğimiz Göztepe Eğitim Araştırma'da durumlar rezaletti. Umarım o kadar korunmaya çalışırken test kuyruğunda hastalık kapmamışızdır. 



Kırcaali'nin meşhur ayıcığı.