9 Mart 2019 Cumartesi

sonbaharda kaz dağları


Kaz dağları Çanakkale ve Balıkesir sınırları içerisinde kalmakta. 
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde yer alan Küçükkuyu, Balıkesir'in Edremit ilçesinin Altınoluk ve Akçay mahalleleri  bu bölgenin önemli yerleşim yerleri. Antik Çağlarda İda Dağı denen daha sonraları Kaz dağları olarak bilinen bu bölge İsviçre Alpleri'nin  ardından dünyada en yoğun ve temiz oksijenin bulunduğu 2. bölgeyi oluşturmakta.

 Kaz Dağları'na ekimin ikinci haftasında gelmekle ne de güzel yapmışız. Hava inanılmaz güzel, iç ısıtan ama yormayan bir güneş, gökyüzünde sonsuz yıldız, cırcır böceklerinin sesi. Ortalık tenha, yazlıkçılar dönmüş, pek çok yer kapalı ve sakin.


İki gece Aeneas Butik Otel'de kaldık. Kahvaltılarına bayıldık.


  
Çamlıbel Köyü'nü bize gezdiren kara çocuk.

Burası yeşil bir vadiden Edremit Körfezi'ne kadar harika bir manzarası olan küçücük bir köy.
Tuncel Kurtiz'in mezarının da burada olmasıyla son dönemlerde epey adı duyulup turistik bir hal almış.
Tuncel Kurtiz'in eşi ve kayın biraderinin işlettiği Zeytinbağı Oteli de burada bulunuyor.
Çok güzel bir manzarası olduğunu okuduğum Düşler Vadisi Restoran'a gittik ancak kapalıydı.






 Tahtakuşlar
Balıkesir Güre'ye bağlı küçük bir köy burası. Alevi köyü olarak bilinse de  şaman adetleri ve törenlerinin yapıldığı Şaman Köyü.
Türklerin Müslüman olmadan önce inandıkları bir din Şamanizm. 
Anadolu’daki ilk özel etnografya galerisi Alibey Kudar Etnografya Galerisi, Tahtakuşlar'da doğmuş emekli ilkokul öğretmeni Alibey Kudar tarafından 1992'de kurulmuş.Giriş ücreti öğrenci 2 TL tam 4 TL.
Galeride ev eşyaları, yöreye özgü kıyafetler, halı, çadır, kilim, nazarlıklar, takılar, kozalaklar, doldurulmuş hayvanlar, eski teknolojik aletler sergileniyor.
1997'de yakalanan dünyanın sergilenen en büyük deniz kaplumbağası olduğu belirtilen sırtı tamamen deri kaplı olan kaplumbağa da sergilenenler arasında.



 



Zeus Altarı
Arabayı park edip on on beş dakika sabah serinliğinde zeytin  ve çam ağaçlarıyla çevrili yoldan yürüyoruz
Burası Homeros'un, İlyada Destanı'nda Tanrıların İda Dağında yaşadıklarından ve Troia (Truva) Savaşını Zeus Altarından izleyip yönettiklerinden söz ettiği yer.
Edremit Körfezi'ne bakan zirvede  büyük bir kaya parçasının oyulmasıyla oluşturulmuş. Sunaklar  Antik Çağ’da  Tanrılara kurban vererek veya adaklar adayarak yemekler sunmak için kullanılan yapılar. Zeus Mağarası olarak bilinen sunağın için bir de  su sarnıcı bulunuyor.
 Efsaneye göre Zeus -9 eşinden biri-Hera'yı ilk kez burada görüp aşık olmuş.


Zeus Altarı'nın hemen yanında yer alan Adatepe Köyü gezdiğimiz köyler içinde en bakımlılardan .
1915 yılına kadar Türkler ve Rumlar bu köyde beraber yaşıyorlarmış. Mübadele yıllarında Rumlar göç etmişler.Köyde zeytinden yapılmış sabunlar, doğal pek çok bitki ve zeytinyağı satılıyor.Köyün girişinde çınar ağaçlarının altındaki köy kahvesinde oturup bir şeyler içmek en keyiflisi
Taş evlerin bir kısmı otele dönüştürülmüş.İda Blue, Hünnap Han, Otel Manici Kasrı bunlardan bazıları.Fiyatları epey yüksek.







Yeşilyurt Köyü


Adatepe gibi sit alanı olan, zamanında Türkler ve Rumların beraber yaşadığı köylerden biri daha. Köy meydanında oturup uykulu kediyle bakışarak kahvemizi içiyor gözleme yiyoruz. Başka bir kedi çekirge avında. Meydandan ayrılıp yukarılara doğru tırmanıyor oksijeni içimize çekiyoruz.







Mıhlı Şelalesi Küçükkuyu

Kaz Dağları‘ndan denize inen pek çok çaydan biri Mıhlı Çayı, Edremit’ten Assos’a giderken Küçükkuyu’ya gelmeden hemen önce. Suyun renginin mükemmel olduğu harika bir gölet ve bu gölete akan şelale bulunmakta.





 

Mıhlı Şelalesi Taş Köprü için hiçbir tabela göremedik. Göletin olduğu yerdeki teyzelere sorduğumuzda oraya varmadan tabeladan sola gitmemizi söylediler. Biz de bu tabelanın olduğu yerden biraz ilerde arabayı bırakıp aşağı doğru on dakika kadar yürüdük. En sonunda köprüye ulaştık.Burada Rumlardan kalma bir de değirmen var.  Roma döneminden kalma kemerli köprüye bu değirmen eşlik ediyor. Gezinin en sevdiğim yerlerinden biriydi.Geçtiğimiz yollar işin içine biraz gizem katınca burayı daha da sevdim.

Şahinderesi Kanyonu

 Kazdağları Milli Parkı içinde yer alan  Şahindere kanyonu oksijen yoğunluğuyla bölgenin ''oksijen evi'' olarak nitelendiriliyor.
Kanyonlar denizden aldığı iyotu dağın doruklarına taşıyıp yamaçlardaki çam havasını da sahile taşıyarak bu bölgedeki havanın bu kadar temiz ve bol oksijenli olmasını sağlıyor. Çeşitli endemik bitkilere yaşam imkanı sunan kanyonun uzunluğu 26 km yüksekliği ise 600-700 metrelere kadar çıkmaktaymış.
Altınoluk Güre Çarşı 


Sonbaharda yerli halka kalan ilçede Bacca Restaurant'ta lezzetli mezeler ve balıkla güzel bir akşam yemeği yedik.


Sutüven Şelalesi
Hasan Boğuldu Milli Parkı'na girince çağlayarak akan Sutüven Şelalesiyle karşılaşıyoruz. Sutüven 'sıçrayan su'demekmiş.  17 metreden aşağıya inen şelalenin karşısındaki köprüden geçip on dakika taşlı yollardan yürüyüp Hasan boğuldu göletine varıyoruz.
İzlediniz mi bilmem Hasan Boğuldu filmine de konu olan efsane şöyledir; yöre aşiretinden bir kız ile obalı bir delikanlı evlenmek isterler. Fakat töreler uymaz ve töre sınavları yapılmasına karar verilir. Kız, obalı delikanlıya “Benimle evlenmek istiyorsan aşiret büyüklerinin kararı olarak, 40 okkalık tuz çuvalını bizim dağa sırtından hiç indirmeden getirmelisin.” der.
Çünkü dağlı kız, tuz çuvalını hiç nefes almadan ovadan dağa götürebilmektedir. Delikanlı Hasan, Emine ile evlenebilmek için tuz çuvalını sırtlanır ve dağa çıkmaya başlar. Ne var ki sıcakta terlemiş ve tuz çuvalı sırtında derin yaralar açmıştır. Yarı yolda çıkamayacağını anlar ve Emine’ye durması için yalvarır, sonra kendini gölete atar. Emine töre kanununa göre duramaz arkasına bakmadan dağa varır. Hasan törenin isteğini yerine getirmemiştir. Ancak Emine bir süre sonra kulaklarında sürekli Hasan’ın yakarışlarını duyar, durmadığı için pişman olur. Hasan’ın ona yalvardığı göletin oraya gelip onu aramaya başlar. Göletin kenarında Hasan’a verdiği yemeniyi bulur ve o yemeniyle kendini orada bir ağaca asar.kaynak


  Hasanboğuldu Göleti

Üç günlük Kuzey Ege gezimizin sonuna gelirken buralara her sene mutlaka bir kaç günlüğüne de olsa yolumuzu düşürmeye karar verip Bursa'da yol üstünde ne zamandır gitmek istediğim Mustafakemalpaşa Suuçtu Şelalesi'ne gidiyoruz. İlçenin içme suyu ihtiyacını karşılayan, 38 metre yükseklikten dökülen şelale inanılmaz ihtişamlı. Yemyeşil kayın ve çam ağaçlarıyla çevrili, ara ara virajlı yoluyla buraya bayıldım.


Sonbaharda doğaya doyduğumuz, kalabalıklara maruz kalmadığımız inanılmaz huzurlu günler geçiriyoruz.Buralara gelmekte ne de geç kalmışım! Canım Kuzey Ege umarım sık sık görüşürüz!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder