10 Mart 2019 Pazar

kendi saçmalıklarımız



Harry Quebert Davası'nın Ardındaki Gerçek kitaptan uyarlama polisiye türünde 10 bölümlük mini bir dizi.Sonuna kadar merakla izledim ancak sonunu beğenmedim. Bir ara epey ünlü olan Ayla'yı yeni izledim özellikle son kısımları çok sıkıcıydı, filmin yapımcısının karısına rol çıksın diye yazılmış gibiydi adeta. El Cuerpo geçen haftalarda izlediğimiz Contratiempo'nun bir değişik versiyonuydu.

Epeydir Orhan Pamuk okumamıştım. Orhan Pamuk'un ikinci kitabı olan Sessiz Ev'i yine hayranlıkla okudum. İnsan psikolojisini ve düşüncelerini bu kadar iyi kaleme alan, betimlemeleri bu denli iyi yapan bir yazar daha tanımıyorum.
Sanki olmasını istediğim şeyler çok yavaş oluyor ve olurken de onları düşündüğüm ve beklediğim gibi olmuyorlar; hepsi sanki beni öfkelendirmek için ağır ağır geliyorlar ve sonra birden bir bakıyorsun, hemen geçip gitmişler bile. 

Konuşma ve arkadaşlık dediğimiz şey. Birbirimize bildiğimiz şeyleri anlatıyoruz ve hoşuma gidiyor: Kelimeler, sözlerdir hepsi, bilirim boştur, ama genede aldanır keyiflenirim... 

Lambanın soluk ışığı altında saatlerce oturup bütün dünyanın kendilerinden haksız, ahmak ve saçma olduğuna karar vererek kendi saçmalıklarını unutacaklar .
İngiliz yazar Kenneth Grahame'in 1908 tarihli çocuk romanı Söğütlükte Rüzgar köstebek, farecik, porsuk ve kurbağanın maceralarını anlatıyor. Dünyanın en ünlü çocuk kitaplarındanmış ama beni çok etkilemedi.
 Geçen hafta sonu akşamüstü birdenbire karşıya geçip Topkapı Sarayı'nda dolandık. En son üniversite zamanlarımda gitmiştim.









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder