28 Haziran 2019 Cuma

Zaman düşer ellerimden yere.






























Hafta içi bazen izin alıp kendimizi ödüllendirmek o kadar iyi geliyor ki. Sabah yağan yağmur sonrası güneşin bulutların arkasına gizlendiği sıcak ama bunaltmayan bir yaz günü Heybeliada'ya gittik. Daha önce defalarca Heybeliada'ya gittiğim halde hep merkez kısımda dolanmışım, hiç tepeye tırmanıp Ruhban Okulu'na ve adanın diğer tarafındaki Sanatoryum civarına gitmemiştim. 
Muhteşem manzarası olan Ruhban Okulu'nun çamlarla dolu bahçesine bayıldım. Peşimize takılan minnak benekli köpekle tavus kuşlarının olduğu arka bahçeyi turladık. Bahçe inanılmaz bakımlı, her yerde rengarenk çiçekler. Lavantaların arasında arılar vızıldıyor. Sanki İstanbul'da değil de başka bir yerdeyiz. Yeni yaşıma daha güzel bir yerde giremezdim. 
Artık 30 yaşındayım ve sahip olduğum her şey için çok şanslı hissediyorum. Kafam her zamanki gibi çok karışık ve belirsizlikler içindeyim.
Bakalım ilerleyen günler neler getirecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder