Çok üzülme, çok susma, çok darılma, çok ağlama, çok da kitap okuma dedi annem.
İnançla inançsızlık arasında sürekli dolaşıyorum. Sonsuzluk kavramı beni korkutuyor. 5 milyon yıl içinde benim 30 senelik ömrüm nedir ki? Ayrıca bu ömrü 6 milyar insanla paylaşıyorum. Ben kimim o sonsuzluk içinde? O kadar önemsizsem, mutsuzluğum niye var? Onu bertaraf edersem, mutluluğumu da bertaraf edeceğim.
insanlar ne kadar zor şartlarda çalışıyorlar, sen bu uyduruk işle, eşek yükü para kazanıyorsun, bir sürü kişi de sana hayran oluyor. Çok ayıp hissettikleri!’ Mızmızın tekiyim, şımarık salak!. Yaşlı ergen! Benim için mutlu olmak böyle bir şey. Komik şeyler, çok eğlenmek, rezil olmak…
Oktay Rıfat’ın şiirlerini okuyorum. Özellikle 70’lerde yazdıklarını... Ben bir “hiç”im. Alice Munro’nun öykülerini okuyorum... Ben bir “hiç”im. Tom Waits’in yeni albümü çıkmış... Ben bir “hiç”im. Zeki Demirkubuz’un röportajını okuyorum. Yaptığı işe inancını yitirdiğinde, Van Gogh’un kardeşi Theo ile mektuplaşmalarının olduğu “Theo’ya Mektuplar “ı okuduğundan bahsediyor. Kitabı başucuma koyuyorum, okumuyorum... Ben bir “hiç”im.
Neden ülkemde erkek çocuklarından daha çok kız çocuklarının günlük tuttuğunu, neden kızların buna ihtiyaç duyduklarını anladım bir kez daha.
'Bazen kendimi şu yeni çıkan, çok renkli tükenmez kalemler gibi hissediyorum. Annemin yanında başka, babaannemin yanında başka, Kuran kursunda başka, kızların yanında başka ren oluyorum da asıl olmak istediğim renk olamıyorum bir türlü. Her rengimi deniyor çevredekiler. Beni görmek istedikleri renge basıyorlar, hop o renk oluveriyorum. Peki, Gülüzar aslında ne renk, düşünen, merak eden, soran yok, biliyorum.
Hem herkes mutlu olma peşinde hem mutlu eden her şey yasak. Hem para bizim için önemli değil diyorlar hem beş kuruşun hesabı herkesin dilinde.
Sanki gerçek dünya Cine5'teki şifreli filmler gibi. Bize hep şifreli yayın, zenginlere hep net görüntü.
Aslında mühim olmayan adamların’ çevresinde, onların mühim adam olarak görülmesini sağlayan insanlar da her daim var olmuştur.
Zavallı genç adam yüzünü elleriyle kapar, yaşamı boyunca, insanoğlunda haddinden fazla var olduğunu gördüğü bu insaniyetsizlikten, inceltilmiş, eğitilmiş, sosyalleştirilmiş gibi gözüken ve tüm dünyanın erdemli ve onurlu olduğunu sandığı insanlarda bile ne çok canavarca bir kalabalık gizlendiğini görmekten ve bu durum karşısında irkilmekten kendini alamazdı...
Bu ara ne kitap okuyabiliyorum ne film izleyebiliyorum. Kafam aşırı yoğun ve hiçbir şeyi yapmaya mecalim yokmuş gibiyim. Ömrü yollarda geçen biri olarak ağustosta storytel uygulamasını indirip bir sürü kitap dinlemiştim. En sevdiklerimden bazıları da bunlar.
Azıcık Sezen herkese iyi gelir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder