İzmir'in en uzak ilçelerinden Bergama hep gitmek istediğimiz yerlerdendi. İstanbul'dan İzmir'e gittiğimiz bir gün birkaç saatliğine yolumuzu düşürebildik.
Bergama adı sarp kayalık anlamına gelen Antik çağdaki ismi Pergamon'dan geliyor.
Kent, sahip olduğu arkeolojik değerleri ve kentsel sit alanıyla 22 Haziran 2014 tarihinde, “Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı” olarak, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren dünyanın 999’uncu, Türkiye’nin ise 13’üncü mirası olarak tescil edilmiş.
Kızıl Avlu-Sarepeion Tapınağı. Yapımında kullanılan kızıl tuğlalar sebebiyle bu adı alan Tapınak Roma İmparatoru Hadrianus tarafından, MS 2. yüzyılda Mısır tanrıları Serapis, İsis ve Harpokrates‘i anmak için yaptırılmıştır.
Akropolis'e çıkmadan Rumlardan kalma taş evleriyle muhtemelen Bergama'nın en fotojenik mahallesi olan Kale Mahallesini geziyoruz.
Antik Çağ’da kütüphanesiyle Mısır ile yarışan, deriden kağıt- parşömen icat edilen Bergama'da 14.000 kitap, çeşitli dergi ve 3.000’e yakın aktif üyeye sahip bir Halk Kütüphanesi bulunuyor.Akropolis
Akropol Antik Yunanca'da 'tepede bulunan şehir' anlamına geliyormuş.Biz arabayla gittik ancak turlar ya da toplu ulaşımla gelmek isteyenler için aşağıdan yukarıya ulaşım teleferikle sağlanıyor.Gidiş dönüş 35 TL. Otopark 7 TL.Girişte Müzekart geçerli.
Bergama Akropolü M.Ö.282-133 arasında Pergamon Krallığına başkentlik yapmış. Daha sonra Roma İmparatorluğuna katılmış. Efes'ten önce Roma İmparatorluğunun doğudaki başkentiymiş. “Kale Tepesi” olarak bilinen yerin en üst kısmına kurulan kent, daha sonra yamaçlardan ovaya doğru genişlemiş.
Dünyanın en dik (yaklaşık 70 derece) tiyatrosu Akropol’de yer alıyor. Kapasitesi ise 10.000 kişilik.
1878 yılında başlayan Bergama kazıları sırasında çıkarılan en önemli eser olan Zeus Sunağı, bugün Berlin’deki Pergamon Müzesi’nde sergileniyor. 200.000 yazma eserle döneminin en büyük 2. kütüphanesi olan Pergamon Kütüphanesi, kent Roma egemenliğine geçtiğinde Mısır Kraliçesi Kleopatra’ya armağan edilmiş.
Otoparktan gözüken Kestel Barajı manzarası
Öğle yemeğini Çiçeksever Kebap Salonu'nda yedik.
Tahinli Kemalpaşa Tatlısı, piyaz ve köfte denedik. Lezzet ortalamaydı.
Biz kahvemizi Bergama Arasta'da içtik ama daha sonra önünden geçtiğimiz Çınarlı Kahve gözüme mola vermek için çok daha güzel gözüktü.
Asklepion Ören Yeri
Latince ''Şifa Tapınağı'' yani hastane anlamına gelen 'Asklepion' Yunan Mitolojisinde sağlık tanrısı olan 'Asklepios'tan türemiş.Burası Antik Roma döneminin en önemli sağlık merkezlerinden biriymiş. Kutsal alandaki kalıntıların çoğu Roma İmparatoru Hadrian zamanından kalmaymış. Hastaların kutsal uykuya yattıkları yapılar, yıkanma için çeşitli kür yerleri, 3500 kişilik tiyatro, kütüphane, Pantheon örnek alınarak yapılan Asklepios tapınağı, umumi tuvalet bulunuyor.
Döneminde 'ölümün girmesinin yasak olduğu yer' olarak dünyada ünlenen Asklepion'da eczacılığın babası olarak bilinen Hekim Galenos burada farmakoloji alanında önemli tespitler yapmış.
Asklepion Ören Yeri'nin hemen yan tarafında Roman Mahallesi olan Atmaca Mahallesi bulunuyor. Hatta Hüsnü Şenlendirici de buralıymış. Yol kenarında araç koymak için boş yerler olmasına rağmen ören yerinin tam karşısındaki otoparkta 'Otopark dışında park etmek tehlikeli ve yasaktır' yazısı asılı. Duyduğumuza göre araçlar yol kenarına park edilirse çizilebiliyormuş. Otomobil park 10 TL.
Akropolis'in tuvaletinde de önümüzdeki turistlerden 2 TL, bizden de 1,5 TL istediler. Makbuz vs olmadan binlerce turistin geldiği böyle önemli yerlerde hiçbir kontrolün olmaması çok acı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder