12 Nisan 2019 Cuma

antep




Şanlıurfa'dan sonra Evliya Çelebi’nin Seyahatname'sinde “Şehrin her sokak başında kale gibi kapılar vardır. Her gece sokaklarında kandiller yanar.” diye bahsettiği Gaziantep'e geçtik.
Gaziantep'e dair en sevdiğim şeyle yazıya başlıyorum: Katmer.
Katmerci Zekeriya Usta'da hamur, fıstık ve kaymaktan oluşan katmer yanında süt Gaziantep'te güne güzel bir başlamak için yeterli. 
UNESCO tarafından 33 ülkeden 47 şehrin içinde yer aldığı “Dünya Yaratıcı Şehirler Ağı”na gastronomi kategorisinde dahil edilen Gaziantep'te kahvaltıda beyran çorbası içilmesi tavsiye edilse de benim kahvaltıda o kadar etli ve yağlı bir şeyi yemem mümkün değildi. Alternatif olarak Orkide Pastanesi'nde kahvaltı edilebilir.

Gaziantep'te yirminin üzerinde müze ve yirmi civarında han bulunuyor. Açılan müzeler sayesinde şehirde turizm potansiyeli epey artırılmış. 
 Tarihi Kır Kahvesi'nin önünden kalenin eteklerinin çevresine kurulmuş şehri gezmeye başlıyoruz.
Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesi
Türkiye'nin ayakta kalan en önemli kalelerinden olan Gaziantep Kalesi’nin içinde 2008 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından açıldığından bu yana Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panorama Müzesi hizmet veriyor.
Gaziantep Kalesi içerisinde yer alan müzede Antep halkı tarafından İstiklal Savaşı’nda düşman işgaline karşı kahramanca verilen mücadele ve direniş öyküsü anlatılmakta.10 ay 9 gün süren işgal ve Antep Savunması'nın teşkilat yapısı, cepheler, kronolojik olarak resimler, rölyefler, heykeller, sunumlar ve maketlerle anlatılarak açılan galeride ziyaretçilere sunulmuş.


Hamam Müzesi
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2015 yılında restorasyonu tamamlanarak, Gaziantep hamam kültürünün yaşatıldığı bir müze.Gaziantep'i müzeler konusunda çok başarılı buldum. Tabelalar konusunda da belli bir standart vardı. Öğrencilere girişin ücretsiz olduğu müzelerde tam 2 TL.


Gaziantep Emine Göğüş Mutfak Müzesi
Konak Türkiye'nin ilk Turizm Bakanı olan Ali İhsan Göğüş tarafından 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi'ne annesinin adını taşıyan bir müze yapılması şartı ile bağışlanmış. Gaziantep mutfak kültürünü tanıtmayı amaçlayan, Gaziantep mutfağında kullanılan araç ve gereçlerin teşhir edildiği ve  yöresel yemeklerin görsellerinin sergilendiği güzel bir müze olmuş.



Gaziantep'te nerede ne yenir diye araştırınca karşımıza ilk çıkan yer 1880'li yıllarda açılmış İmam Çağdaş'da iki kez yemek yedik. Çok kalabalık ve fiyatlara göre porsiyonlar küçük olsa da menülerinin epey geniş olması ve pek çok yemeğin bir arada bulunabildiği bir yer olması sebebiyle Gaziantep gezisinde buraya uğramak kaçınılmaz.
Yesemek Restaurant
Etli yemeklerden çok hoşlanmıyorsunuz alternatif pek çok çeşit yemek bulunabilen güzel bir restoran. Tuvaletteki aynalara da ayrı bayıldım. İşletenler de çok ilgili. Yemekler bize biraz acı gelse de her şey lezzetliydi.
Sütlü zerde
Tahmis Kahvesi 1635-1638 yılları arasında Mevlevihane Tekkesi'ne gelir getirmesi amacıyla yaptırılmış.
Tahmis kahvenin döküldüğü yer anlamına gelmekte. Türkiye'nin halen hizmet veren en eski kahvehanesi.
Menengiç ağacının meyvelerinin kurutulup kavrulması ve tıpkı Türk Kahvesi gibi pişirilmesi sonucu meydana gelen Menengiç Kahvesi içtik. Kahvenin yanında gelen ikram çerez tabağı kahveden de güzel.
Hafta sonu da zaman zaman müzisyenler geliyor.
Dönmeden paket olarak menengiç kahvesi de aldık ama evde asla buradaki gibi lezzetli olmadı.

Bey Mahallesi
Adını 1587 yılında civarda bulunan Fransız işgalinde büyük hasar alarak günümüze ulaşamayan Bey Camii’nde alan mahalle; dar sokakları ve  kesme taştan yapılmış cumbalı evleriyle Gaziantep'in en beğendiğim yeri oldu.
Müslümanlara Ermenilerin 20. Yüzyıl başlarına kadar barış ve dostluk içinde yaşadığı, farklı din, dil ve kültüre sahip insanların iyi ilişkilerinin yaşandığı bir mahalle bugün kentsel sit alanı içinde bulunuyor.


Türkiye’nin dördüncü oyuncak müzesi olan Oyun ve Oyuncak Müzesi Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin yürüttüğü çalışmayla Bey Mahallesi’ndeki restore edilen üç katlı bir binaya ve bu tarihi binanın altında bulunan iki katlı mağaraya kurulmuş. Sunay Akın’ın küratörlüğünde 1700-1990 yıllarına ait el ve fabrika yapımı 600’e yakın oyuncak olarak teşhir edilmekte ve mağara galerisinde Dünya Çocukları tanıtılmakta.
Papirüs Cafe
Eski bir Ermeni Konağı'nda yer alan kafenin avlusuna ve konağın odalarına bayıldık.



Atatürk Anı Müzesi
1923 yılının Ramazan Bayramı arifesinde yurt gezisine çıkan Gazi Mustafa Atatürk halk tarafından tren istasyonunda karşılanır, ardından Öğretmenevi’ne geçer, buradan halka hitap eder, bayramlaşma törenine katılır,  belediyede Gazianteplilerle şehrin sorunlarını görüşür. Bu gezinin sonunda, Belediye Meclisi kararıyla Atatürk’e fahri hemşerilik beratı verilir, aslen Selanik doğumlu olmasına rağmen Atatürk Gaziantep ili Bey Mahallesi nüfusuna kaydedilir. 
Anı Müzesi'nde Atatürk’ün, Gaziantep’i ziyareti sırasında kullandığı eşyalar ile dönemin Gaziantep’i, hem eserlerle hem de görsel sunumlarla sergileniyor.

Kendirli Kilisesi
Günümüzde Öğretmenevi'nin lokali olarak kullanılan kilise Gaziantepli Katolik Ermeniler tarafından Fransız misyonerler ve Katoliklerin maddi desteği ile ilk olarak 1860 yılında yapılmış, 1898 yılında yıkılarak yerine günümüzdeki kilise yapılmış ve 1900 yılında ibadete açılmış.
Öğretmenevi'nin bitişiğindeki Atatürk'ün 1933 yılında halka hitap ettiği tarihi binanın balkonu.
Kurtuluş Cami veya Antep Meryem Ana Kilisesi
 Ermeni Kırımı'ndan sonra camiye çevirilen tarihi eski Ermeni Kilisesi.

Bakırcılar Çarşısı'nda çok güzel şeyler satılıyor.  Dışarıda oturup tak tak tak bakır döven ustaları izlemek için bile gidilir

Gaziantep'te her köşe başında yemeni satan dükkan var. Dünyaca ünlü pek çok filmde giyilen yemenileri de yapan Yemenici Hayri Usta'dan biz de birer çift yemeni aldık.


Almacı Pazarı
Gaziantep'in en eski çarşısı olarak bilinen 250 yıllık Almacı Pazarında kuru yemiş çeşitleri,  biber ve domates salçaları, çeşitli baharatlar, Antep fıstığı, kışlık kuruluklar satılıyor.
Çarşıda her yerde karşımıza çıkan  baklavacılar, vitrinlerde tepsi tepsi, çeşit çeşit baklavalar iştah kabartıyor.



Pişirici Mescid ve Kasteli 
Dilimize Arapça'dan geçtiği tahmin edilen 'kastel' suyun yeraltında bölümlere ayrıldığı yer manasına gelmekte.
Şehrin su ihtiyacını karşılamak için yapılmış su depolama merkezleri. Burada toplanan suların kirli suyla temiz suyun birbirine karışmadığı yer altından  kanallar aracılığı ile akışın sağlandığı bir sistem geliştirilmiş.


Gezi boyunca yediğimiz en lezzetli ciğeri Löküs Ciğer'de yedik. Porsiyonları gayet büyük olan ciğer 30 TL.
Hatay Arkeoloji Müzesi açılana kadar dünyanın en büyük arkeoloji müzesi olan Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi 2010 yılında açılmış. Belkıs/Zeugma Antik Kenti , Gaziantep'in Nizip İlçesi'nin  Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır. M.Ö.300 yılında Büyük İskender’in generallerinden  Selevkos Nikator kendi adıyla, burada Selevkos Euphrates ( Fırat’ın Silifkesi ) adında bir kent kurar. Kent M.Ö.1.yy.’da Roma hakimiyetine girer, kentin adı da değiştirilerek köprü, geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “Zeugma” adını alır. Kısa sürede 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma’da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir. 80 bin kişilik nüfus Zeugma’yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline getirir.


Zeugma Antik Kenti’nde kazılar 1987 yılında başlamış, 2000 yılında Birecik Barajı’nın tamamlanıp su tutmaya başlamasıyla antik kentin bir kısmı sular altında kalmış.
Roma evlerine ait eşsiz mozaikler, freskler ve buluntular yüzyıllar önce insanların estetik anlayışına hayran bırakıyor. Bu zamana kadar gezdiğim en etkileyici müzelerden.
Çingene Kızı ve Savaş Tanrısı Mars Heykeli
Gaziantep Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen en önemli koleksiyonlardan biri de bullalar.
 Bulla mühür baskısı anlamına geliyor. Yani bir mektup, bir ferman  ya da paketi başka yerlere göndermek gerektiğinde kapatılıp üzerine vurulan özel mühür baskı demek. Müzede sergilenen mühür baskılarının sayısının 100.000’i bulmasıyla dünya rekoru kırılmış.


 Yol üstündeki fırından kahke alıp Tarihi Gümrük Han'ın avlusunda bulunan Kahveci Seddar Bey'de çift renk çift tatlı fincanda pişen  kahveyi ve kekiğe çok benzeyen zahter bitkisinden yapılan zahter çayını denedik. Kahke hamurunun mayalanmasında kullanılan nohut sayesinde 3 ila 6 ay bayatlamadan  saklanabiliyormuş. 
Hanın üst katında el sanatları dükkanları bulunuyor.


Tostçu Erol
Sosyal medya sayesinde inanılmaz meşhur olan bu tostçuda bir tost için çok fazla -45 dk-beklendiği ve verilen paraya değmediği için kesinlikle önermiyorum.

Baklavacı Zeki İnal  ve Küşlemeci Halil Usta pazar günleri kapalı.
Bakırcılar Çarşısı ve Almacı Pazarı'nda pazar günleri çok az dükkan açık olduğu için alışverişinizi pazar gününe bırakmayın.
İpekli bir dokuma kumaş olmasıyla bilinen, Türkiye’de yalnızca Gaziantep’te dokunan ve tarihi 16. Yüzyıla kadar uzanan Gaziantep kutnu kumaşından çok güzel şallar ve kıyafetler alabilirsiniz.
Ocak ayında gittiğimiz şehirde özellikle akşamları şehre inanılmaz bir soba dumanı ve is çöküyordu. Gaziantep; Batman ve Hakkari'den sonra Türkiye'nin havası en kirli şehri.
Gaziantep mi Şanlıurfa mı derseniz; bence gezme açısından Şanlıurfa çok daha fazla farklı güzellikler barındırıyor, Gaziantep daha yemek ve alışveriş odaklı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder