18 Aralık 2018 Salı

hafta sonu

 Hafta sonu sabah erken kalkmaya üşenip yakınlardaki şehirlere gitme planımızı erteleyince soluğu yine Sultanahmet'te aldık.Daha önce hiç gitmediğim Abud Efendi Konağı'nı görme fırsatı da yakalamak için Ayça Sarc'ın küratörlüğünü üstlendiği Yorganlar Fora sergisini gezdik. Türkiye'nin dört bir yanındaki yorgan ustalarına diktirdiği altmışın üzerinde rengarenk, desenli yorganın Ayasofya manzaralı şahane bir konakta sergilenmesiyle serginin etkileyiciliği daha da artmış.

 Sultanahmet'te bir bankta oturup sıcak kestane alıp geleni geçeni izledik.


Geçen hafta müze kartımı yenileyince İstanbul'da  müze kartla girilen daha önce gitmediğim bütün müzeleri gezme kararı alınca  Türk ve İslam Eserleri Müzesi bir sonraki durağımız oldu. Avlusu ve manzarası muhteşem olan İbrahim Paşa Sarayı'na kurulan müzede İslam dünyasının farklı köşelerinden gelmiş olan el yazmaları, cam eşyalar, taş ve pişmiş toprak eserler, metal ve seramik objeler, el işi Türk halıları sergileniyor.
 Akşam Kadıköy Moda'da birkaç ay önce açılan Ororo Sushi Bar'da bir şeyler yiyebilmek için yarım saatten fazla kapıda beklememiz gerekse de leziz yemekler tüm beklentimizi karşıladı ve mekandan mutlu ayrıldık. Dekorasyonu ve geniş menüsüyle de herkesin kalbini çalacak minik tatlı bir mekan.
 Wake and Cake'te yemek sonrası Vanilla Mille Feuille ve sıcacık çay günün şahane sonlanmasına yetip arttı bile.
“Biraz akvaryumdaki balıklar gibi. Kendi suyumuzda, kendi balık ahbaplarımızla dönüp duruyorduk. Hadi balıktan biraz halliceydik. Muhakkak akvaryumun camının dışında bir şeyler olduğunun farkındaydık. Yine de fanusun dışında konuşulanlar hem cama vurup kırılıyor, hem de suyun içinde boğuklaşıyordu. Geriye sadece bir uğultu kalıyordu. Uğultu da verse verse rahatsızlık verir. Arif, işte, hepimizden farklıydı. Uğultu ona merak veriyordu. Bir defa neden bir akvaryumdaydık, neden suyun içinde yaşıyorduk ya da neden balıktık? Şimdi bu sualler sana hepten basit, hatta noksan ve kusurlu gelebilir. Kendi suyunda dönüp durmaya alışanlar için o vakitler bu sorularin akla düşmesi bile dehşetli bir işti." 

Yeni açan yapraklar
 Cuma, cumartesi ve pazar günü her gece birer film izledik. Diriliş'te Leo'cuğumun oyunculuğu hatrına abartılmış sahnelere katlanıp Pk'da gülmekten ölüp Zindan Adası'nda vay be dedik.
Yine bir hafta sonu zaman hızla geçip gitti.

2 yorum:

  1. İstanbul'da yaşayıp da böyle güzel, turist gibi gezebilen çok az kişi tanıyorum sanırım. Yazı bitsin istemedim ^_^ ayrıca da çok özendim... sevgiler!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. :) Buralara her gittiğimde yeni şeyler keşfediyorum. Özellikle bu sene İstanbul'u daha detaylı gezme planlarım var bakalım ne kadar yapabilicem:D

      Sil