6 Ocak 2017 Cuma

geçmiş zaman

Bu yılın en mutlu eden seyahati Hollanda oldu.
Ramazan Bayramındaki kemiklerimi ısıtan Balkanlar seyahatini de anmadan olmaz.
Masterpiece'de heykel yapmaya çabaladık.

Taksimden Karaköye inerken her seferinde bu vitrini görüp mutlu oldum.
Kedi kadınımla bolbol film izledik.
İzmir i özledim, daha çok gitmem gerek!!
Romanya beni şaşırttı.
Kadıköy'de oturmaya başladığımız 2008 yılından beri Modaya hiç bu kadar az gittiğim bir yıl olmamıştı. Bu yıl İstanbul'a taşınalı 10 sene olacak. 18 yaşında cahil cühela hiç bir şeyden habersiz geldiğim şehirde 10 yıl geçirmişim. O zamanki insanla şu anki arasında inanılmaz farklar var. Ama en karamsar ve umutsuz senemi geçirdim sanırım. İzmirime geri dönmek istiyorum artık. Her gün Anadolu-Avrupa yakası arasında mekik dokumaktan, kalabalıktan bıktım, her geçen gün artan ev ve kira fiyatları boşuna neden çabalayıp duruyorum ben burda dedirtiyor. Bilmem kaç zamanda bir şehrin bir yerini keşfetmeye çıkıyorum onda da kalabalıktan daral geçiriyorum, bu koca şehirde yaşamamın hiç bir manası kalmıyor, kalitesiz bir yaşamdan başka bir şey değil.
Güzel şeyler yaşarız umarım bu yıl, sağlıkla geçsin, eski seneleri aratmayan bir yıl olsun, şükretme sebeplerimiz artsın.

5 yorum:

  1. Ben de izmir Tire'liyim. Tire Şehri-iMuazzam'a... Fakat 1968'de İstanbul'a vintage bir bavulla gelmiştim. Tirenden haydarpaşa garında indiğimde, İstanbul'un panaroması gözümün önündeydi sanki. Camiler, minareler, kubbeler, kuleler bir tarafta. Bir tarafta gemiler, martılar ve denizde balıklar. İzmir'i ve Tireyi çok özlüyorum ama, İstanbul'la sanki ruhen bütünleşiyorum. İstanbul'un da nokta yerleri var siz de bilirsiniz ki oradan hayata, dünyaya ve ötesine bakmak kadar güzel bir şey şyok. Güneşin doğuşunu çok severim; sarı ve kırmızı. Dirilirim yeniden yenilenirim. Bir taraftan da güneşin batışıyla hüzünlenirim; sarının, kırmızının morardığı ve karardığı bir gurup vaktti sonrası perde berde bir ydrgan gibi bizi bastıran akşam karanlığınından lacivert gecelere merhabe derim. Biraz inanç, biraz umud, biraz hayal, biraz da karabasansız bir rüya gece benim için. Gümüş tepsi gibi parlayan mehtap Çamlıca tepesinden bir göstersin kendini, boğaz billur gibi gecenin ışıklandırdığı masalsı bir şehrin büyüsüdür adeta. İstanbul bu yıldızlar bile kıskanır ayın her halini. Oysa ben severim ayın karpuz dilimi gibi kırmızı hilalini.

    YanıtlaSil
  2. Bol gezmeli, keyifli, huzurlu yıllar diliyorum.

    YanıtlaSil
  3. Harika bir yazı, bana da beklerim

    http://gezgiccift.blogspot.com/

    YanıtlaSil