6 Mayıs 2012 Pazar

ege.





Ben bir metropolde büyümedim, iyi ki de büyümedim.Bilgisayarla bile tanışmam çok geç olmuştur.Biz çocukken okul çıkışlarında dut ağacına tırmanır, midemizi dutlarla doldururduk, okula tek başımıza yürüyerek giderdik.Servis nedir,trafik nedir bilmezdik. Merkezdeki okula gitmek de neymiş yakındaki okul dururken.
Şimdinin çocuklarına gerçekten çok üzülüyorum ve tabi şimdinin biz gençlerine de! Kesinlikle geçmişte yaşamak isterdim.Sakin bir ege kasabasında yaşamak  yerine İstanbul'da trafik ve kalabalık kaosunun içinde mahvolup gidiyoruz.Neymiş! Her şey elimizin altında, her olanak, her etkinlik burdaymış!Tıklım tıkışık otobüsünün içinde zor zar tutunmaya çalışarak, orta kapıdan binip bir de saçma sapan bir sebepten insanlar kavga etmeye başladılar mı işte o an  kendimi otobüsten atıp koşa koşa şehri terk etmek istiyorum bazen.

Dedemin İnsanları vizyona gireli epey oldu. Ben son izlediğim ve hiç beğenmediğim Prensesin Uykusu filminden Çağan Irmak'a karşı daha mesafeliydim ve son filmi her ne kadar Ege'de de geçse izlememeye karar vermiştim.Ta ki bugün uzun süredir gitmediğim İzmirim yine burnumda tütene kadar.
Dedemin İnsanları benim için Çağan Irmak'ın en iyi filmi ve hatta Türk sinemasının en güzel filmlerinde biri oldu.
İzmirde  uzun süre yaşamışsanız üstüne bir de göçmenseniz bu filmin içine girmemeniz, bu filmi sevmemeniz mümkün değil.Bir ağlayıp bir gülerek film nasıl bitti anlamazsınız.


”Bilirsin; noktayı koymak ne kadar zor olsa da, tamamlanmış cümleler eksik kalmışlara göre daha az acı verir.”


"Mehmet amca, ben onu tenekeden aldım. Atıldı diyeydi. Hani bakınca çiçekler çıkıyor ya, bizim oranın çiçeklerine benzer. Kardeşim var, Kiraz. Bilmez bizim oraları. İşte diyecektim, bak; bizim oranın çiçekleri.."


"‎Elbise keserken dört parmak, kolonya doldururken iki parmak fazla konulur, hak geçmesin, belki tartı yanlış tartar, bizden gitsin."


"...Bazı şeyler unutulmaz işte... Doğduğun yer misal... Azıcık büyüdüğün azıcık hatırladığın yer bile...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder