Gideli bir buçuk sene oluyor daha yeni fotoğrafları ekliyorum. Tembellik fena şey.
Hayatımda ilk defa bir şehirle ilgili hiç bir şey araştırmadan, bilmeden yola çıktım. Geçen sene kpss den çıkıp normal insan kafasına ulaşmak için iyi gelen bir yolculuktu. Zaten her yeri bildiği için günlerce ablam gezdirdiğinden şehre bir daha gitsem hiçbir yeri bulamam>-< Ne şu otobüs duraklarından yolu nasıl buluruz diye bir bakınayım dedim, ne rehberi elime aldım ki bu hayatımda gezmeye gittiğim bir şehir için ilkti. Sadece bir haftalık ulaşımımı sağlayacak Oyster kartımı elime alıp, rahat rahat fotoğraf çekmekle geçecek günler.Bu günleri de mi görecektim :D
İlk gün Saint Paul's Cathedral'e giderek şehir turuna başlıyoruz. Oradan yürüyerek Millenium Bridge den geçerek Tate Modern'e varıyoruz.Modern sanat pek sevmem ama ileriki günlerde de tekrar edip duracağım "Bu İngilizler müze olayına son noktayı koymuşlar" cümlesini kurmaya başlıyorum.
Temmuzun başı ve durmadan yağmur yağıyor. Borough Market'e doğru yol alıyoruz. Burada her türlü dünya mutfağından yiyecekler satılıyor.
Nehir kenarından yürüyüp Golden Hinde in yanından geçip Tower Bridge 'e ulaşıyoruz.
Tam karşıda Tower of London. Arkada görülen 40 katlı Gherkin.
National Gallery ve National Portrait Gallery i gezmek için Trafalgar Square dayız.
Leicester Square Gardens da biraz dinlenip M&M World de kendimden geçiyorum.
Biraz daha çevrede dolanıp China Town da bir şeyler yiyip günü bitiriyoruz.
Ah renkli Nothing Hill! Filmini de unuttum hazır aklıma gelmişken bir ara izlemeliyim.
Çok kalabalık ve sıcak bir gün. Londra nın havası epey değişken.
Hyde Park'a gidip piknik yapıyoruz. Oh enfes bir gün! Bu Londralılar çok şanslı. Devasa güzel parkları var.
Kensington Garden'ın güzelliği.
Parkın içinde yürümeye devam. Sevimli Peter Pan heykeli.
Artık yakından Big Ben'i görme zamanı.
Kraliyet ailesinin düğün seremonilerin de yapıldığı Westminster Abbey.
Buckingham Palace ı da şöyle bir görüp St James Park a gidiyoruz. Ah buraya bayıldım!
Westminster Sarayı ya da Parlamento Binası.
Londra'da bana en manasız gelen şey London Eye oldu.
Nehir kenarında biraz dolanıp günü bitiriyoruz.
Sabah kalkıp Camden Town a gidiyoruz. Çok tuhaf dükkanlar var.Burada keşfedilecek çok şey olmalı! Kanaldan teknelerin geçişini izleyip Regent's Park'a yol alıyoruz.
British Museum'a gitmeden olmaz. Adamlar dünyanın her yerinden ne varsa toplayıp getirmişler>-<
Müze gezmekten yorulup kendimizi açık havaya atıp Harry Potter gibi duvardan geçip Hogwarts' a giderim belki bi ümit diye King Cross a gidiyoruz ki kuyruk almış başını gitmiş en iyisi Londra da kalmak:)
Londra da belki de en beğendiğim müze Natural History Museum. Burada balinalar, dinozorlar, böcekler, kuşlar, depremler, insan yapısı, organlar falan derken biraz kendimden geçmiş olabilirim.
Londra çok büyük bir şehir. Düzgünce gezebilmek için en az 4-5 gün ayırmak gerekiyor.
Parklarında epey zaman geçirip, yayılıp yatmadan dönmeyin.
Oxford Street de Primark a gitmeyi ve bunun için 3-5 saat ayırmayı da ihmal etmeyin:D
Daha önce yazdığım Victoria ve Albert Museum' a da uğrarsanız fena olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder