2 Ağustos 2011 Salı

elif

insan onca yol teptikten anlamadığı dillere kulak verdikten değerini kestiremediği paraları harcadıktan , ömründe hiç geçmediği sokaklarda yürüdükten sonra eski Ben'in ve bütün bildiklerinin bu yeni imtihanları kesinlikle geçemeyeceğini görüyor.bilinçaltının derinliklerinde dünyaya ve yeni tecrübelere açık, çok daha renkli, maceraperest, birinin gömülü olduğunu ancak o zaman anlamaya başlıyor.22

japonyada zen-budist rahiplerden Takuhatsu öğretisini yani dilenerek yapılan kutsal yolculuğu öğrenmiştim.bu adetin bağışlarla ayakta duran manastıra destek olmak müritlere tevazuu öğretmek gibi faydalardan başka bir anlamı vardır:müritlerin geçtiği şehirler arınmış sayılır, çünkü parayı veren , dilenen ve sadakanın kendisi aynı büyük denge zincirinin birer halkasıdır.91


coelhonun bu okuduğum dördüncü kitabı .ama artık onun klasikleşen  kendini tanımak isteyen bir yerlerden bir yerlere gidip,iç huzuru, ruhani arayış içindeki roman karakterlerinden ya ben sıkıldım ya da bu kitabını pek sevemedim.coelho her ne kadar kitapta geçen olayların yüzde doksan  gerçek olduğunu söylese de ; bana pek inandırıcı gelemedi
http://paulocoelhoblog.com/2010/12/01/el-perdon-o-aleph/ adresinde 'hilal'in fotoğrafını da koymuş olsa da  bence kitapta anlatılan olaylar ve tabi ki reenkarnasyon  mevzusu her zaman büyük bir muamma olarak kalacak.
bu arada transsibirya benimde hep  istediğim bir şeydi.biraz gözüm korkmadı değil kitaptan sonra.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder