Yağmurlu bir cumartesi günü vapurdan inip Haliç boyunca yürüyoruz. İstanbul'da kötü havaların da bir güzelliği var elbette! Ortalıkta pek kimsecikler yok. Haliç kenarında güzel havalarda oluşan manzarayı bilenler buraları tenha bulmanın nasıl kıymetli olduğunu da bilirler.
19.yy sonlarında Viyana'da üretilip prefabrike olarak İstanbul'a getirilerek parçaları birleştirilen Sveti Stefan Bulgar Kilisesi'ne gidiyoruz. Dünya üzerinde Avusturya, Arjantin ve Türkiye'de olmak üzere üç yerde demirden kilise inşa edilmiş ancak sadece Balat'taki ayakta kalabilmiş. Yedi seneden fazladır restorasyon sebebiyle kapalı olan kiliseyi biz de ilk kez ziyaret ettik.
Sokaklara dalıp biraz kedilerle haşır neşir olup Forno Pizza'ya gidip küçücük ve dopdolu mekanda sebzeli pizza ve lahmacunun tadına bakıp mekandan memnun ayrılıyoruz.
Çok güzel. Bir zamanlar sokaklarında kaybolduğum balat. Nostalji... Retro... Vintage...
YanıtlaSil