22 Eylül 2011 Perşembe

eylül.

her gün mail kutumuza milyon tane fırsat sitesinden gelen gezi fırsatlarından birine katılalım dedik. edirneyi hep pek güzel diye methettiklerinden  dolayı orayı seçtik.şu an edirne deyince aklıma ilk camiler geliyor.selimiye,eski cami,3 şerefeli cami.minik minik birsürü.her yer mi cami olur.

hep çok modern, açık görüşlü filan diye duymuştum ama; ya ben öyle semtleri görmedim yada abartılmış şeyler.karşımıza çıkanlarda özellikle esnafta nezaket sıfırdı. 
şehrin ortasında at arabalarıyla gezen,çalıp oynayan, sıfır tasa keder taşımayan çingeneler şehrin en güleryüzlüleri sanırım.
sağlık müzesi,arasta, buçuk tepe filan hepsini gezdik te bana pek sıkıcı geldi bu şehir.bir tek karaağaç tarafını beğendim.yeşil yeşil.neyse meyveli sabunlar alındı, niyazi ustada ciğer yenildi,bademli kurabiye alındı.bende pek yer edemedi edirne.


üşengeçliğin son raddesindeyim.okuduklarımı not almaya dahi üşenen bir haldeyim.son dönemde okuduklarımın hepsi ayrı güzelliklerdeydi. sadece günlerin köpüğünden sonra mezarlarınıza tüküreceğim  fazla basit geldi.
yüzyıllık yalnızlıktan sonra kırmızı pazartesi de daha sadeydi. her iki kitapta da daha fazla hayal gücü bekliyordum her zamanki gibi sanırım.ilk sartre ve bilge karasu kitaplarım da fena sayılmazdı.


Lisa Hannigan - Lille from ATO Records on Vimeo.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder