31 Ekim 2010 Pazar

italyancaaaaaaaaa


bugün internetten berbat bir altyazıyla ye,dua et sevi izledim kitabı okumayan biri bu filmi nasıl anladı ya dedim!birsürü şey eksik kalmış resmen.
şu an tek istediğim şey gerçekten bu kadının yaptıklarını yapmak.
herşeyi bırakıp italyanca öğrenmek ve deliler gibi yemek yemek. ardından dua etmeye meditasyona kendimi adarmıyım bilmiyorum ama belki zaten ihtiyacım olan en büyük şey o.
tamamen bulunduğum çevreyi değiştirmek, yepyeni insanlarla tanışmak.
.
limewirein kapanışıyla hayat damarlarımdan biri daha kapandı isyandayım!

30 Ekim 2010 Cumartesi

29 ekim 2010



boğazdaki havai fişek gösterileri!tek kelimeyle muhteşemdi!

29 Ekim 2010 Cuma

l'arnacoeur

http://www.dailymotion.com/video/x1cuxl_wham-wake-me-up-before-you-go-go_music

5 şehir

KEDİ: -"Sevdiğimi demez isem,sevmek derdi boğar beni"

ŞEVKET: -Yunus, büyük şair be !



tuhaf bir film olmuş. karamsar hayatların kesişmesi. hergün yanından geçtiğimiz ve farketmediğimiz ya da çevremizde olan insanların gerçekten hayatları , fikirleri , hayalleri nasıldır?

ps:filmdeki ahmet kaya şarkısına ne demeli peki!



ŞEVKET: - hiç ilgilenmedi benimle


- çay içmeye davet ettim,oraya da gelmedi.
KEDİ: -E,çaydan.
ŞEVKET: -Ne çayı,ne alakası var
KEDİ: -Çaydan,çaydan...Bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar.Bak,çayda kadınları rahatsız eden bişiy,böyle "yerel bir tını" var.

ŞEVKET: -Yerel mi?Ne alakası var.Çay yerel,kahve değil mi?

KEDİ: -Bak,"benimle kahve içer misin sorusu,bütün kadınlarda,hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar;beyaz fincan,porselen,şık,mayhoş aroma kokusu,hele latin ezgileri heheeeyy neler neler... Ama çay,çay böyle "başarısız erkek" gibi bişiy demek çay.
ŞEVKET : -Bence artık Heidegger okuma,kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı.

paranormal activity

o kadar çok bahsedildiki bu filmden . başlarken ölümüne korkacağımı düşünmüştüm.
kızın ayaklarından yataktan aşağı çekilip sürüklenmesi ve gece uyanıp ayakta saatlerce durması dışında beni ürküten pek de bişey olmadı. korku filmine sinemada gitmeli yada gece karanlıkta izlemeli yoksa pek de bir etkisi olamıyor maalesef.

an education

anlık hevesler geçici ve şu dünyada cidden yalnızız, başımızın çaresine bakmalıyız

28 Ekim 2010 Perşembe

remember me

hayatta ne yaparsan yap önemsiz olacaktır.ama senin yapman çok önemlidir.çünkü başka kimse yapmayacaktır.aynı, biri senin hayatına girdiğinde, bir yanının 'hazır değilsin' diyip, diğer yarının 'onu sonsuza kadar senin yap' demesi gibi.

"Eğer beni duyabilseydin, parmak izlerimizin dokunduğumuz hayatlardan kaybolmadığını söylerdim."


benim gibi bu filmi izlerken hüngür şapır ağlamış kaç kişi vardır acaba? filmin içine girdim resmen izlerken . çocuğun mutsuzluğunu, hiç bir şeyi umursamamasını yaşadım. o derin derin sigara içişlerini, küçük kızın toplumla barışamamasını. birbiriyle iletişemeyen insanlardan olmayı.      acıtasyon yapılması  ve kızın babasının polis vs oluşu fazla kurgusal olabilir ama ben çok etkilendim bu filmden.
ps:şu park nasıl güzel bi şeydir aman yarabbi!

26 Ekim 2010 Salı

söylüyorumm dinlemiyoo

inanılmaz bir ağırlık var üstümde,ders çalışmamak için belkide sürekli uyuyorum önümüzdeki 30 saat ders çalışmam gerek halbusem:(  dizilerdeki hiç ders çalışmayıp süper zeki olan çocuklardan olmak istiyorum!
http://fizy.com/#s/102tne haydi taytlarımızı giyip, step yapalım!

25 Ekim 2010 Pazartesi

''Yan yana yürümeyelim diye dar yapılmıştı kaldırımlar. Ve yine yan yana yürümeyelim diye dar kafalıydı insanlar...Ve sırf dardı diye kafalar düşünmeyi bırakıp sevmeyi denedik. Sarılmak yakar bizi deyip aşkı hep uzaktan sevdik..."
H.C.Bukowski

24 Ekim 2010 Pazar

l'age de raison



                    hayallerinizi büyük tutunki gözden kaybolmasın, gerçekleştirebilin

23 Ekim 2010 Cumartesi

milan kundera-kimlik

"Dostluk nasıl doğdu? Düşmanlığa karşı birleşme olarak olarak doğduğuna kuşku yok; birleşme olmasaydı, insanlar düşmanlarının karşısında çaresiz kalacaktı. Böyle bir birleşme bugün belki de yaşamsal bir önem taşımıyor."

'bu dünyada doğmuş olmak ister şans ,ister şansızlık olsun, yaşamını burada yaşamanın en iyi yolu, benim şu anda yaptığım gibi, ilerleyip giden kalabalığa neşeli ve gürültücü bir kalabalığa kendini  bırakmaktır'

'insan yaptığı bir hareketi söylediği bir söz yüzünden kendine kızabilir, ama yaşadığı bir duygu yüzünden kızamaz, cünkü duygularımız üzerinde hiçbir gücümüz yoktur'

20 Ekim 2010 Çarşamba

dalga

-almanyada bir daha diktatörlük olabilir mi?
- hayır bunun için çok bilinçliyiz.

18 Ekim 2010 Pazartesi

beyaz bant


haneke-Kendi anlatımıyla "kimsenin kolayca ve içi rahat bir sekilde seyredemeyeceği filmler" yapan Avusturyalı film yönetmeni. Filmlerinde çoğunlukla modern toplumdaki insanların problemlerini ve bunalımlarını çıplak bir gerçeklikle -bu amaç için özenle film müziği kullanmaktan kaçınarak- sergiler.

küçük bir çocuğun köprüye çıkarak 'tanrı'ya beni öldürmesi için bir şans verdim.." demesi için ne gerekir?
1.dünya savaşı öncesinde bir alman köyünde geçiyor film.
michael haneke,'' ben çocukların masum olduğuna inanmıyorum. aslında kimse buna cidden inanmıyor. oyun parklarına gidin ve kum havuzunda oynayan çocukları izleyin! "tatlı çocuk", ilelerin arzuladığı romantik bir kavramdan öte bir şey değil.''demiş röportajındada.filmdede açıkca gösterilmesede çocukların neler yapabileceğini görüyoruz.
filmde papazın çocuklarına taktığı ve onların masumiyetinin simgesi olduğunu söylediği beyaz bantın benzerini 20 yıl sonra yahudilerin kollarında görüyoruz.
film göndermelerle dolu. filmde ensest ilişkiye, çeşitli baskı ve zorbalıklara uğrayan çocuklar, ikinci dünya savaşında nazi almanyasında hitlerin adamları olacaklar aslında.

emirgan korusu♥


inanılmaz güzel bir yermiş. lale zamanında tadından yenmez heralde.hırsız kargayla başımız belaya girmeseydi birde!istanbul keşfine devam!
http://fizy.com/#s/1lwl6g -hindi zahra-beautiful tango

17 Ekim 2010 Pazar

der prozess-dava

joseph k.nın  bilmediği bir suçtan ötürü cezalandırılmasıyla başlıyor kitap. suçunun bile ne olduğunu bilmeden avukat arayışları ve dilekçe yazma sürecine giriyor.kabulleniyor saçma bulsada.etrafındaki pek çok kişide aynı şekilde kabullenip saçma bir kurguya dahil olmuşlar aslında.
kitap kafkanın okuduğum bir diğer kitabı dönüşümdeki gibi adeta bir kabus. uyansada kurtulsa adam şu saçmalıktan diyor insan. kitabın sonunda k. şehrin dışında bir yerde bir köpek gibi öldürülüyor.
20 yy düzenini çok güzel anlatmış kafka kim tarafından ve neden bu şekilde oluşturulduğunu bilmediğimiz bir dünya düzeninde yaşamaya ve düzene ayak uydurmaya çalışıyoruz hepimiz.

inception


non rien de rien!
je ne regrette rien!

10 Ekim 2010 Pazar

evde harry potterlık taslamaca:)

suda büyüyen topçuklar

6 Ekim 2010 Çarşamba

kariye müzesi


Bizans döneminde kilise, fetihten sonra cami olarak kullanılmış. içindeki mozaikler muhakkak görülmeli!


5 Ekim 2010 Salı

eat ,pray, love




bir kadın biten evliliğinin ve ilişkisinin hemen  ardından italya, hindistan ve endonezyaya giderse neler yaşar? pek çok kişi bunu yapmak ister tabiki! hindistan kısmındaki kendini bulma, özüne çekilme, dinginliğe kavuşma kısımları benim için fazlasıyla sıkıcıydı. ancak italyada tek bir müzeye bile gitmeden aylarca en güzel yemekleri yiyerek italyanca öğrenerek geçen kısımlar ve sırf bir el falının ardından endonezyaya giderek orada tekrar aşkı bulması ve ilginç tecrübeler edinmesi hoştu. ülkelerin farklı özelliklerini öğrenmek için bile iyi bir yol gösterici. çok fazla şey beklemeden okunması gereken kitaplardan.

2 Ekim 2010 Cumartesi

leon


natalie portmanın minicik hali bile tatlı diymi ama? otomatik portakaldaki gibi süt içme sahneleri oluşu tesadüfimi?
okuma yazma bile bilmeyen , yatakta uyuyamayan, saksı bitkisini seven bir tetikçi!
sonu kötü biten filmlerden olmak zorundamıydın?
http://fizy.com/#s/101lph

cinayet fakültesi

insana gerçekleşmemiş aşkının hesabı kırk yıl sonra sorulabilir mi?



hayatında çok az cinayet romanı okumuş biri olarak serinin 2 kitabını okumadan 3. yü okumamdanmıdır, pınar kürü zaten pek  sevmememden midir bilmem kitaba hiç ısınamadım. kür'ün her daim gördüğüm aşağılayıcı tavrı kitapta sürmüş, üniversite öğrencilerine boş gözlerle bakan varlıklar olarak yaklaşması , fakir ve varoş mahalleleri  vb.onun kafasında her daim aynı kalması kaçınılmaz gibi.