21 Temmuz 2010 Çarşamba

martin eden

fakir bir gemi işçisi olan martin eden, kendinden yüksek sınıfta bulunan bir kıza aşık olur ve o andan itibaren kendisini geliştirmek için elinden geleni yapar. hayatında ilk kez kütüphaneye gider, onlarca kitap okur, zekasıyla ve verdiği emekle çok kısa bir sürede o yüksek sınıftakilerden bile çok daha bilgili hale gelir. ünlü bir yazar olmak hayali vardır ve bunun için günlerce, aylarca yazar ,çok az uyur,kıyafetlerini  ödünç vererek daktilo kiralar  durmaksızın yazdıklarını yayınevlerine postalar. herseferinde geri gönderilen yazılarla yılmaz dahada hırslanır ta kii ünlü bir yazar olup artık bulunduğu ortamda değil, eski görgüsüz, bilgisiz haliyle daha mutlu olduğunu farkedene kadar . o andan itibaren yazmayı bırakır ve çıktığı yolculukta kendini okyanusun derinliklerine bırakır   

belki yalandır ,oyundur!


herkes farklı dertlerle uğraşıyor ve ben izmire gidiyorum.

18 Temmuz 2010 Pazar

ah ferzan ah




güzel yerlerin güzel fotoğraflarını çekmek istiyor insan ah ah..
montmartre! bu yaz yine sokaklarında avare avare gezip fotoğraflarını çekmemi ister misin:)

15 Temmuz 2010 Perşembe

insanlar..
bazen bişeyler için çaba sarfedip hiç bişey elde edemez insanlar.

bazen herşeyden, etrafındakilerden, özellikle kendinden sıkılır insanlar, en esprili arkadaşı bile bişeyler anlatırken mal gibi bakar suratına, içinden başka şeyler geçirir, kafasını hiç bişeye veremez.

bazen hiç bişeye karar veremez, sanki araba sana doğru gelmektedir ve sen  ortada kalmış ilerimi koşsam gerimi dönsem diye donar kalırsın ya aynen öle.

bazen geleceği görmeye çabalar paralar verir fallara , aslında ne duymak istemektedir kendide bilmemektedir ya, geleceğini duymak aslında ne kadar korkunç düşününce.

küçükken büyüyünce nasıl bir hayatım olucak, nasıl olucam, kime aşık olucam diye düşünür ya insanlar.

http://www.dailymotion.com/video/xielk_mirkelam-hatiralar_music

12 Temmuz 2010 Pazartesi

anlat istanbul


''aşk bir ateşmiş uzaktan insanın içini ısıtırmış, ama dokunmaya kalkarsan yakarmış.'
''aşk böyledir: kimden geleceği ne zaman vuracağı belli olmaz bazı insanlar bazı aşkları yadırgar, garip bulur.siz onlardanmısınız? o zaman tuhaflık sizde. çünkü aşkın ülkesinde garip diye, imkansız diye bir şey yoktur!''

 bana göre, en etkileyici hikaye külkedisiydi

Ama Arkadaşlar İyidir!

yıllarca neden izlememişim diye pişmanlık duyulan filmlerden zaman kaybedilmeden izlenmeli.
mahsun süpertitiz; ısınmak için araba çalan ,sabahına geri getiren hatta tozlanmışsa silen,
tavuskuşlarını arabayla gezdiren, ölen sarı'nın mezarına gidip içki döken biri.

hoşlandığı kız tuvaletten çıkmadan önce saçlarını tarayan bi sahnenin olduğu filmi beğenmemek eldemi!
hele ki tavuskuşuyla arasında geçen şu diyalog:
seni diğerlerinden ayırdığım için özür dilerim. hepinizi birden götürmek isterdim ama izin vermiyorlar işte. artık hiçbir şeye izin vermiyorlar.
rumeli hisarı civarına gittiğimde artık farklı şeyler düşünmeme sebep olucak film. 
mahsun beni taksime götür!

9 Temmuz 2010 Cuma

4 Temmuz 2010 Pazar

eclipse

bella seni döverim kızım kendine gel!
jacob black gibi birine yapılırmı bu be?

1 Temmuz 2010 Perşembe

99francs

reklamcılık dünyası hakikaten böyleyse şahaneymiş:D
kapitalist düzen ,şaşalı hayatlar, aşk ve dibe çöküş
pek sevemedim malesef filmi fazla abartılı geldi.